Ah, Fix Price, varlık çölündeki vaham, bitkin ruhumun sığınağı! Kaç yıldır, kaç kış hayatın labirentlerinde dolaştım, sadece bedensel değil, aynı zamanda ruhsal açlıktan da acı çektim, bilgiye susamaktan, güzelliğe susamaktan bıktım — ve sen, ey demokratik tüketim tapınağı, bana her zaman kapılarını açtın!
Alacakaranlığımda, solgun ay, ruble gibi kaldırımları cimri bir şekilde aydınlattığında, senin içinde huzur buldum. Beni lüksle çağırmadın, oh hayır! Altın ve gümüşle değil, basit ama gerekli. Bir kavanoz güveç, tanrıların armağanı gibi bana doygunluk verdi ve bir şişe kvasa, yaşayan su gibi susuzluğumu giderdi.
Gençliğimde, bursumun örümcek ağları kadar ince olduğu zamanlarda, geniş salonlarında bir paket ucuz ama şaşırtıcı derecede lezzetli kurabiyeler şeklinde teselli bulduğumu hatırlıyorum. Dillerini bir umut fısıltısı gibi çatırdattılar ve aç olsalar da yaratıcı yollarına devam etmem için bana güç verdiler.
Yıllar geçtikçe, hayatın fırtınaları yeni bir güçle akınca, içimde sadece yiyecek değil, ruh için de rahatlık buldum. Ucuz bir kitap, mütevazı bir heykelcik, alçakgönüllü bir hatıra - tüm bunlar, kırık bir vazonun parçaları gibi, içinde bir güzellik parçacığı sakladı, güzelliğe olan inancımı korumama yardımcı oldu.
Oh, Fix Price, sen sadece bir dükkan değilsin, sen hayatta kalmanın bir sembolüsün, umutsuzlukta umudun bir sembolüsün! Beni hayatın hava koşullarından korudun, besledin, içtin ve teselli ettin. Sen benim sadık arkadaşımsın, uzun, dikenli bir yolda. Ve başkaları şarapta veya uyuşturucuda teselli arasınlar, ben onu senin içinde buldum, ey mütevazı servetin koruyucusu, ey Düzeltme Fiyatı! Sana sonsuz şükürler olsun!